23 Mart 2008 Pazar

İstiklal Marşı


Çiftlikköy İlk Öğretim Okulu

ÇİFTLİKKÖY İLKÖĞRETİM OKULU TARİHÇESİOkulda eğitim öğretime ilk olarak, 1928 yılında yeni Türk alfabesinin kabulüyle Rumlardan kalan eski okul binasında başlanmıştır. Daha sonra 1962 yılında 6 derslikli olarak eğitim öğretime açılan binada devam edilmiş, 1978 yılında 3 derslikli ek bina yapılmıştır. 1990 yılında 1 dersliği lojmana dönüştürülmüştür. 1992-1993 eğitim öğretim yılında ortaokul kısmı açılmıştır.Okul, 2006 yılında inşaatı tamamlanan içinde bulunduğumuz yeni binaya taşınarak 2006-2007 eğitim öğretim yılından itibaren eğitim öğretime devam edilmektedir. Okulun 26 dersliği, 1 Müdür Odası, 2 Öğretmenler Odası, 1 Bilişim ve Teknoloji Sınıfı, 1 Fen Laboratuarı,1 Çok Amaçlı Salonu ve 1 Kantini bulunmaktadır. Derslik ve odaların bir kısmı derslik olarak bir kısmı da çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır.

Bilmeceler

*Adam saçını ıslatmadan şampuanlamış, neden? (çünkü kuru saçlar için yazıyormuş)
*Tavuklar en çok hangi ülkeyi sever? (mısır)
*Tanrı ikinci zenciyi yarattıktan sonra ne demiş? (tüh bu da yandı)
*Bir elmayı yerken kurt bulmaktan daha kötü olan nedir? (yarım kurt çıkması)
*Kullanılmış Orkid'e ne denir? (redkid)
*Yaşlanan Temel'e ne olur? (kurulanır)
*Bir kamyon, bir peygamber, bir şehrimiz hangi kelimedir? (manisa)
*Düşünen file ne denir? (filozof)
*Heyecanlanınca büyüyen organımız hangisidir? (gözbebeğimiz)
*Hangi kalemle yazı yazılmaz? (kontrol kalemiyle)
*Servis yapıldığı halde yenmeyen şey nedir? (tenis topu)
*Ön kapıda karınız avaz avaz bağırıyor, arka kapıda ise köpeginiz durmaksızın havlıyor. Önce hangisini içeri alısınız ? (tabiki köpeği en azından içeri girdiğinde susar)
*Plajda üç kadın dondurma yiyormuş. Bunlardan birisi dondurmayı emerek, diğeri yalayarak, diğeri de ısırarak yiyor. Sizce bunlardan hangisi evlidir? (tabiiki parmağında yüzük olan)
*Kadın ile prezervatif arasindaki fark nedir? (prezervatif bir kere kullanılıp atıldığında bunun için dırdır etmez)
*Amerikada bakire kime denir? (clinton dan daha hızlı koşana)
*Mantarlar niçin şemsiye şeklindedir? (yağmurlu yerlerde yetiştikleri için)
*En temiz böcek hangisidir? (hamamböceği)
*Termometrenin düşmesi neyi gösterir? (çivinin iyi çakılmadığını)
*Bize ait olduğu halde başkalarının kullandığı şey nedir? (adımız)
*Yuvarlağız, altındanız, Bir kolda toplanırız? (bilezik)
*Küçük kare kutu,İçi insan dolu. (televizyon)
*Kolu var, bacağı yok, Dikdörtgeni var, karesi yok. (kapı)
*Adem peygamberin sahip olmadığı, Ama çocukların sahip olduğu şey nedir? (anne-baba)
*Babam kandil, dedem çıra İşin yoksa beni ara. (ampül)
*Özü tatlı, Sözü tatlı, Candan daha kıymetli. (anne)
*Metel metel mert atar, Dil atar damak tutar. (anahtar)
*Bir sihirli fenerim, Kibritsizde yanarım. (ampül)
*Taştandır demirdendir, Yediği hamurdandır, Bütün dünyayı doyurur, Kendi doymaz nedendir? (fırın)
*İncecik beli, Elimin eli. (çatal)
*Mavi atlas, Makas kesmez. (deniz)
*Sarı tavuk dalda yatar, Dal kırılır yerde yatar. (ayva)
*Tarlada biter, Makine büker, Sabah akşam Elimizi yüzümüzü öper. (havlu)
*Anne kırkayağın en çok yorulduğu gün hangisidir? (çocuklarının ayaklarını yıkadığı gün)
*İnsan ne yiyince üzülür? (kazık)
*En çok hap nerede satılır? (ağrı)
*Okur yazar olmayan zenciye ne denir? (kara cahil)
*Bir Japon ne zaman merhaba der? (türkçe öğrendiği zaman)
*Tavukların bacakları niçin kısadır? (yumurtalarının kırılmaması için)
*Çektikçe kısalan şey nedir? (sigara)
*Bir tas yoğurdum var, Yarısı ak, yarısı kara. (göz)
*İki camlı pencere, Bakıp durur her yere. (gözlük)
*Bakması güzel, Alması üzer. (gül)
*Ava giden sakar adama arkadaşı ne hediye eder? (köpeği için kurşun geçirmez yelek)
*En son hangi dişler çıkar? (takma dişler)
*Beyaz duvar içinde, Sarı kanarya yatar. (yumurrta)
*Yürür yürür iz etmez, Hızlı gitse toz etmez. (gemi)
*İp bağladım sıpaya, Uçtu gitti tepeye. (uçurtma)
*Çalmak fiilinin gelecek zamanı nedir? (hapise girmek)
*Yarım elma neye benzer? (diğer yarısına)
*Hangi karnede sıfır bulunmaz? (sağlık karnesinde)
*Sürahi bardağa ne demiş? (sen olmasan içimi kime boşaltçam demiş)
*Bisiklet ne zaman uçak kadar hızlı gider? (uçağa bindiğinde)

22 Mart 2008 Cumartesi

ATATÜRK'ün HAYATI

ATATÜRK'ün HAYATI
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.
Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.
Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda
barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.

Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:
1. Siyasal Devrimler:· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)2. Toplumsal Devrimler· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)3. Hukuk Devrimi :· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)· Güzel sanatlarda yenilikler5. Ekonomi Alanında Devrimler:· Aşârın kaldırılması· Çiftçinin özendirilmesi· Örnek çiftliklerin kurulması· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması· I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması
Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.
Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.
Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı. Fransızca ve Almanca biliyordu.

ATATÜRK'ÜN SON YILLARI VE ÖLÜMÜ

Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiğimillî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu.

Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı.

29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir.

Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı.

Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu.
Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyiİzmit'e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi.

Atatürk'ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.

Aşk nickleri

»Bağırsak kurtları bağırsakta yaşar, bağırmasakta .
» " Ílk görüşte aşka inanır mısın ? Yoksa dışarı çıkıp tekrar mı gireyim?"
» Bir kazan varmış. Bu kazan çok iyi dans ediyormuş, muhteşem kıvırıyormuş. Bu kazana ne denir ? ıyi Olan Kazansın...
» Kusura bakma birader, seni birine benzettim. Olabilir, babam çok gezermiş...
» Aşk çılgınlığın en zevkli türevidir, öpüşmek ise entegrali...
» Aşk bir mesele gel sırtımı kesele.
» Fabrikadan halka satış vardı. Bir sürü halkam oldu.
» Aşk bir havuzdur. ıçine aptallar düşer. Beni ittiler
» Bu iş yerinde haftada birgün sigara içmek yasaktır oda bugündür..
» Babama değerimi sordum "Dünyalar kadar dedi"dünyanın değerini sordum "Beş para etmez dedi"
» Kadınlar basit şeylerden hoşlanır, mesela ERKEKLERDEN!!!!!! .
» Aşk dünya sofrasında yenilen en büyük kazıktır
» Dünya bir gündür oda bu gündür
» Adamın birisi donmuş karısıda atlet!
» Ey yükselen yeni esil! ın ulan aşağı!
» Sen ayrı kıyıda, Ben ayrı kıyıda, Aramızda dalgalar var... ıyi de ben yüzme bilmem ki!!!
» Ben bu gece bekçilik işini gözüm kapalı yaparım arkadaş..
» ılahi azrail sen insanı öldürürsün..aşk Nickleri, msn nickleri » Sürat felakettir. ( Kaplumbağa )
» Kadın hakkı diya birşey olmaz. Çünkü hakkı erkek ismidir.Dikkat Dikkat !! 1965 yılında içilen kahvelerin hatırı dolmuştur! Tüm 1965 yılında kahva içenlere duyurulur: Kurtuldunuz !!!...
» Vicdanı tertemizdeki. Zira onu hiç kullanmamıştı..
» Otelimizde hamam böceği bulunmaz, Fareler onları temizliyor.
» Bos siselerin degil gecmeyen günlerin sarhosuyum.
» Her başarılı öğrencinin arkasında kopya olabilir.
» Herkez sakız çiğner ama benim gibi patlatamaz.
» Birinciler olmasaydi ikincilerde kazanırdı.
» Yerin kulağı var derler.Benimde kulağım var.Peki ben yermiyim?... HAYIR YEMEM
» AşK karşısındakini bulunmaz hint kumaşı sanmanla hıyarın teki olduğunu anlaman arasındaki geçen zamandır
» Eger evrende bizden başka uygarlık yok ise, büyük bir yer israfıyla karşı karşıyayız!!:P
»Param PµLµm yOkkí ¦ TahtIm Ta¢ım oLsµn , èƒéndí DéğíLímkí ¦ ítíßarım oLsµn , Ànam ßaßam yOkkí¦ èvím ßarkım oLsµn , Cígaram Tıka ßasa EsrarLa DoLsµn , ßírdé yanımda sèvdígím oLsµn , öLèné Kadar í¢mèzsém ¦ GèncLígím ßana Haram oLsµn ..!
»Kalbime Gömerim O zmn Unutupta Silerim O zmn Alt Tarafı Aşk Buda İşte Vazgecilmezmisin Aman..! sananeki Ağlıyorsam Deli gibi İstiyorsam Hala Seni Seviyorsam Sanane Anlamıyorsan.
»$@N@ $€N! @NL@T@M@M !$Y@N €D€R$!N
»Sen Hiç Doğduğuna Pişman Oldunmu..?
»ßU K@LP $€N! UNUTURMU_?
»Seni Sewiyorum Anla ße Gülüm
»(Sensiz)_(kaldım)
»Aşk İçin Ölmeli Aşk Ozmn Aşk
»SeNiNlE HeRşEyE VaRıM BeN
»Senin O Gözlerin Varya
»Aşığım Yanmışım Sana
»Yanlızım Dostlarim
»Seviyorum LeynnnNNN
»Kaç tabut gömülecek yeraltına ve kaç kişi gidecek habersiz uzaklara? Kaç yalan yıkacak güvenleri? Kaç satır yazılacak kader kitabına ve kaç dua edeceksin tanrına, kaç damla gözyaşı dökeceksin uğruna? Kaç yarın bekleyeceksin? Sonralara kaç damla gözyaşı?...
»Sanmaki Kalbim Yetimdir,, Ölsemde Yalvarmam;; Askim Asaletimdir !!
»ßιz HєувєLι∂є нєя Gє¢є мєнтαвα Cιкαя∂ιк...
»Gideceksen Bahane bulmadan git.! Adam gibi sevmedin.Bari adam gibi Hayatimdan çek GIT..!!
»BiZ ÇaKaLLaR GiBi SoSYeTeNiN KiZLaRiYLa DoLaSMaKTaNSa, YeRe DuSeNi KaLDiRaN, aGiR BaSLi DeLiKaNLiLaRDaNiZ
»nargilemin dumanına benzer hayallerim,,sadece beni zehirler ve uçar gider
»нαуαттα є∂ιη∂ιğιм тє¢яüвєℓєя, ує∂ιğιм кαzıкℓαяıη тσρℓαмı∂ıя
»Senin gökyüzünde uçamam!Kanatlarım kırılır.Düşerim...Gökyüzün dar gelir bana. Yetmiyor işte bana ayırdığın zamanın,mekanın,olayın,sevdan ... Yetmiyor işte! Uçamıyorum, istesemde ..Kırılır kanadım.Düşerim..Ayrılık zor gelir bu bedene ....
»masal mı sandın etkilemes ölüm bni inan hiç...yan qönül yan kalpten düştü yaşama sewincimmmm inan...oyunmu sandın hileni ancak kendine yedirirsn....sewdmi sandın taaruzumun yönünü ne bilirsinnnn.
»ßüyümek istemiorum annem ßaßam yaşLanıR.

Galatasaray nickleri

*Bu şarkımız dillerde, Cimbombom gönüllerde, Saat 20:45 te, Ali Samiyende!
*Avrupayı vura vura dize getireceğiz, Samiyenin ortasına bayrağı dikeceğiz!
*Aslan cimbom kupaların yıldızı, Benim kanım akar sarı kırmızı!
*Bu taraftar senle gurur duyuyor, Cimbombomu tüm avrupa tanıyor..
*Türkiyenin gururu taraftarın cimbomu, Seni sevdik gönül verdik şanlı GALATASARAY!
*Cimbomum yarim sarı kırmızım benim, Dün seninle yarışan bu gün herkes perişan!
*Cimbombom Diyerek Sana Yuz Koyduk,sarinin Yanina Kirmizi Koyduk,yillardan Beridir Hep Senin Olduk,cimbombom Sen Bizim Herseyimizsin
*BIZ GONULLERE CEKTIK BAYRAKLARI DIREKLERE DEGIL. BIZ TARIHE YAZDIK ISMIMIZI DUVARLARA DEGIL. BIZ AVRUPADA ACTIK BAYRAGI KADIKOYDE DEGIL. BIZ DUNYAYA POZ VERDIK SAKSAKCILARA DEGIL. VE BIZ IMPARATORLARLA BUYUDUK KESTANELERLE DEGIL.
*Gercekleri Tarih Yazar, Tarihide Galatasaray.
*Adana Ceyhan Herkes Cimbomlu Hade Sende Uyan.
*Cim Bom Bom'um Benim Biricik Sevgilim, Soyle Senden Baska Kimim Var Benim, *Seninle Aglarim Seninle Gulerim, Soyle Senden Baska Kimim Var Benim.
*Takım tutmak kolay, taraftar olmak "ZOR"'dur; İşte biz "ZOR"'u başarırız, diyenlerdeniz.
*Alemin kralıymış sarı civcivler, şampiyon olacakmış bordo hamsiler, avrupa fatihiymiş kara fatmalar, alemin tek kralı ultra aslanlar!
*1 gün herkes fenerbahceli olucak ama geri kalan 364 gün herkes GALATASARAY'lı olucak.
*Delikanlı adam kanatlı takım tutmaz, tutsada delikanlı olmaz. GALATASARAYLI olmak bir ayrıcalıktır anlatılmaz yaşanır.
*Cimbomluysan konuş İBRET alsınlar,fenerli isen sus ADAM sansınlar!!!

Aşk Sözleri

*Semadaki tüm yıldızlar sönünce, Gözlerinde gecenin yalnızlığını hissedince,İçten içe muhtaç olunca bir dost sohbetine,Unutma ki seni düşünen bir var bu şehirde....
*Hayallere dalıp gitmem ben, Çünkü tek hayalim sensin benim! Hiçbirşey isteyemem benÇünkü birtek istediğim sensin benim.
*Aşkınla sararıp solacak kadar,Sevginle bahtiyar olacak kadar Uğruna canımı verecek kadar seviyorum desem inanırmısın ?
*Belki hatıralar unutulup gidecek,Belki bu sevgier yok olup eriyecek,Ama şunu unutma,Bu kalp sonsuza dek seni sevecek...
*Gecenin karanlığında, güneşin ışığında,Suyun damlasında, selin coşkusundaKimi yanımdasın kimi rüyamdaAma hep aklımdasın sakın unutma...
*Bırakma beni sevdiğim gidişine dayanamam,Hasret gözyaşlarımla kendimi avutamam,Dönerim dersin ama kadere inanamam,Bıraktığın anılarla sensiz yaşayamam...
*Bir gül olmak isterdim, dalımdan koptuğum an yalnız senin için kopayım ve yalnız senin avuçlarında solayım diye bir tanem...
*Bir gül olmak isterdim, dalımdan koptuğum an yalnız senin için kopayım ve yalnız senin avuçlarında solayım diye bir tanem...
*Ağlayışımm terk edip gidişine değil. Ben, sensizken, senden diye sensizliğini de sevmiştim. Sen, seninle, seni de sensizliğini de alıp gittin...
*Aramızdaki mesafeler ne kadar uzun olursa olsun sonsuzluğa giden tüm yollara adını yazdım. Hangi yoldan geçersen geç seni sevdiğimi okuyacaksın...
*İnsanlar hep birilerinin peşinden koşarlar, ama dönüp de kendi peşlerinden koşanlara hiç bakmazlar...
*Sonbahara inat ağaç hala yeşermekte, geceye inat gün hala ağarmakta, ben ise kadere inat hala seni sevmekteyim. İnat bu ya, mahşere kadar "seni seveceğim"...
*Yanağına düşen kar tanesi eriyip dudaklarına indiğinde ve o bir damla serinliği biriyle paylaşmak istediğinde yüzünü rüzgara dön, ordayım!
*Seni seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et, çünkü aşk sessiz, sevgi dilsizdir...
*Güneşin buz tuttuğu yerde bir alev görürsen bil ki o, yalnız ve yalnız senin için yanan kalbimdir...
*Gayem zat-ı alinizi taciz etmek değil, efkar-ı umumiyede muhabbet kurmaktır. Cevabı müspetiniz kalb-i hazalimi tamir-i temin edeceğinden, desti muhabbetinize talibim...
*Güzelsin, şirinsin, şahanesin. Çektiğim çileme tek bahanesin. Melek mi, şeytan mı bilmem ki nesin...
*Ben seni unutmak için sevseydim sana olan tutkumu kalbime değil, güneşin çıktığı zaman kaybolan buğulu camlara yazardım...
*Allah'ım canımı bir sonbahar günü al ki, o vefasız getirecek bir gül bile bulamasın...
*İnsanlar tanıdım yıldızlar gibiydi, hepsi parlıyordu, hepsi gökteydi. Ama ben seni, güneşi seçtim, bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim...
*Dünyada 2 renk gül olsun, biri kırmızı diğeri beyaz. Sen beni unutursan kırmızılar solsun, ben seni unutursam beyazlar kefenim olsun...
*Dünyadaki en güzel şeyi sana vermek isterdim ama seni sana veremem ki...
*Sen seni seveni görmeyecek kadar körsen, o da sana sevgisini söylemeyecek kadar gururludur...
*Zannetme ki gözlerim sana baktıkça bıkacak, ölsem de ruhum seninle kalacak, kapanırsa gözlerim senden önce bu hayata, inan ki son sözüm seni seviyorum olacak...
*Tek başıma değilim, ben ve ümitsiz aşkım var...
*Ayrılık küçük sevgileri öldürür, ama büyük sevgileri güçlendirir. Tıpkı rüzgarın mumu söndürüp, yangını körüklediği gibi...
*Bütün mevsimleri bir günde, bütün yılları bir mevsimde yaşamaya razıyım seninle... Bir tutam sevinç, bir tutam umut ve bir tutam mutluluk gönderiyorum sana...
*Başkasına kendinden fazla değer verme, ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin...
*Dün çiçekcinin önünde bir gül gördüm, dünyanın en güze lgünü benim diye haykırıyordu... O gülü aldım, ama en güzel gül olduğu için değil... Seni görüp utansın diye!
*insanlar kirmizi güllerin pesinde kosarken ayaklari altinda ezilen papatyalarin farkina bile varmazlar...
*Öyle mutlu ol ki; güzellikler bile seni kyskansyn. Gözya?laryn yana?ynda nem de?il dadaklarynda kahkaha olsun. Mutluluklar hep senin olsun.
*Sen en mükkemmel sevgiyi hak edicek kadar güzel fakat herkezin seni sevmeyi hak etmiyeceği kadar özelsin...
*Bir su gibi berrak , bir cicek gibi sevgi yüklü , gökyüzü gibi yalyn, okyanus kadar derin, kelimelere sygmayacak kadar büyük bir sevgymyz oldugunu sakyn unutma !
*Bir su gibi berrak , bir cicek gibi sevgi yüklü , gökyüzü gibi yalyn, okyanus kadar derin, kelimelere sygmayacak kadar büyük bir sevgymyz oldugunu sakyn unutma!
*Ne seni unutmak için bir çabam var içimde, ne de aşkımı körükleyen bir rüzgar,ne de seni görmeden durabilecek kadar güçlüyüm,ne de seni görmeye dayanacak bir kalbim var.
*Seni bulmaktan çok aramak isterim! Seni sevmeden önce anlamak isterim! Seni bir ömür boyu bitirmek değil de sana hep yeniden başlamak isterim.